unsegregated Hakkımızda

DİREN

DİREN, Tokat’ın bağcılık ve meyvecilik konusundaki bereketli topraklarından çıkan bir marka.

chef-portret

1940


chef-portret

1963

The team


chef-portret

1980


chef-portret

2020

ÜRÜNLER

  • ÜRÜN LİSTESİ
  • ÖDÜLLER

ÜZÜM 101

  • KATEGORİZASYON
  • TADIM KILAVUZU
  • SERVİS & SAKLAMA

BİZE ULAŞIN

Görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için lütfen formu doldurunuz. Formu doldurmanız ardından en kısa sürede sizlere geri dönüş yapacaktır.

İLETİŞİM FORMU

  • Tokat

  • FABRİKA

  • Yeniyurt Mah. Yenişehir Cad. No:1, 60100 / TOKAT

    Tel: 0356 228 04 91

  • KAZOVA

  • VASFİ DİREN TARIM İŞLETMESİ


  • Turhal - Tokat Karayolu üzeri, 7. km Turhal / TOKAT

    Tel: 0356 287 11 32-33

    Fax: 0356 287 11 96

Bizi Takip Edin

MERAK ETTİKLERİNİZ (SSS)

DİREN HAKKINDA MERAK ETTİĞİNİZ VEYA MERAK EDEBİLECEĞİNİZ HER KONUYU CEVAPLADIK.

  • Şarapların son kullanma tarihi var mıdır?

    Şaraplara herhangi bir tavsiye edilen tüketim zamanlaması yazılmamaktadır, çünkü birçok kişi tarafından son kullanma tarihi gibi algılanmaktadır. Şarapların son kullanma tarihi yoktur ancak tavsiye edilen tüketim zamanlaması içerisinde yani şarabın kimliğini belirleyen aromalarını yitirmeyeceği zamanlamada tüketimi önerilir.
    Kırmızı şaraplar için tavsiye edilen tüketim zamanlaması şişelemesi sonrası 5-10 yıl arası, roze şaraplar için tavsiye edilen tüketim zamanlaması şişeleme sonrası 1-3 yıl arası, beyaz şaraplar için 2-5 yıl arası şeklindedir.

  • Şarapları nasıl muhafaza edebiliriz?

    Açılmadan önce karanlık, titreşimsiz ve kokusuz ortamda, yatay bir şekilde, 15-20 derece arasında muhafaza edilmelidir.

  • Şarapları açıldıktan sonra kaç gün içerisinde tüketebiliriz?

    2-3 gün içerisinde, ağzı kapalı bir şekilde buzdolabında saklanarak tüketilmelidir.

  • Ürettiğiniz şaraplar tatlı şarap mı?

    Alkol oranı %14 ve üzeri olduğunda ve hafif serin içildiğinde alkol tatlı bir his bırakır. Bu sebep de şarapların tatlı olduğuna dair bir izlenim bırakabilir.
    Portföyümüzün büyük bölümü sek şaraplardan oluşmakta olup dömisek-yarı tatlı ve tatlı sınıflarında şaraplarımız da bulunmaktadır.

  • Şaraplarda renk farklılığı neden oluyor?

    Kırmızı şaraplar yapım sürecinde kırmızı renk elde edebilmek için kabuk maserasyonu yapılır yani şarap bir süre kabuk ile temas halinde bekletilir, bu sırada renk maddeleri şaraba geçer. Beyaz ve roze şarap yapımda üzümler direkt sıkmaya gönderilir. Beyaz üzümde renk sarı-açık yeşil olur, kırmızı üzümler pembe tonlarında şıra verir.

  • Şaraplarınızda katkı maddesi kullanıyor musunuz?

    Koruyucu niteliğinde kullanılan kükürt dışında herhangi bir ilave katkı maddesi bulunmamaktadır.

  • Şaraplarınızın üretiminde kükürt kullanılıyor mu?

    Tüm şaraplarımızda şarapların mikrobiyolojik anlamda bozulmasını engellemek amaçlı kükürt ilavesi yapılmaktadır.

  • Elimde 1975-1980-1990 yıllarına ait şarap var tüketebilir miyim? Ya da bu şarapları geri satın almayı düşünür müsünüz, maddi bir değeri var mı?

    X yılına ait şarap, tavsiye edilen tüketim sürecini doldurmuş olup şarabın kimliğini gösteren aromatik yapısını kaybetmiştir. Şarap bozuk değil, tüketimi uygundur ancak tavsiye edilen tüketim sürecindeki keyfi hissettirmeyecektir.

  • Şaraplarınız vegan mı?

    Tüm şaraplarımız vegandır.

  • Aynı ürünün X rekoltesi çok güzeldi yeni çıkan Y rekoltesinin tadı neden farklı?

    Her hasat iklim farklılıkları dolayısıyla bağlarımızdan çıkan üzümler yıllar bazında gövde, yapı, aroma anlamında farklı özellikler gösterebilir.

  • Şarabın dibinde tortu olması normal mi?

    Özellikle kırmızı şaraplarda 5 yaş sonrası doğal olarak tortu gözlemlenebilir. Daha genç yaşlardaysa uygun sıcaklıkta saklanmadığı takdirde tortulanma yapabilir, beyaz ve roze şaraplarda tortu gözlenmez. Beyaz ve roze şaraplarda çok soğuk ortamlar (buzdolabında unutulduğu zaman) minik beyaz kristallenmeler görülebilir. Bunlar doğal asit kristalleridir, şarabın bozulduğu anlamına gelmez; güvenle tüketilebilir.

KALİTE GÜVENCE VE ÜRETİM SERTİFİKALARI


chef-portret

Bureau veritas

DİREN, Tokat’ın bağcılık ve meyvecilik konusundaki bereketli topraklarından çıkan bir marka. Üzümle kurulan samimi ve hakiki bir ilişki ve Türk üzümlerinden çıkan ürünleri potansiyeline ulaştırma hayali ile başlayan bir yolculuk, DİREN’in yolculuğunu anlatacağız.

Bir idealin filizlenmesi; 1940’lar..

Tokat’ın bereketli topraklarında doğan Mustafa Vasfi DİREN’in tahsilini yaptığı ziraat bilimi ile genç yaşta merak sardığı fermente üzüm ürünleri ve bir ülkenin kalkınmasının zirai yeteneğiyle olacağına dair inancı, onunla bu özel meyve arasında bir bağ kurdu. Bu tutku memlekete, toprağa ve insana sürdürülebilir faydanın eyleme dönüşmesini sağladı.

Çiftçinin ürününü değerlendirecek bir yol bulmak lazım; ancak katma değerli ürünlerle bereketli topraklarımız değerlenebilir” diyen M. Vasfi DİREN düşünce dünyasını eyleme tam 18 yıl sonra dökecekti.

1958: İlk Üretim

İdealist ve toprağa inanan bir gencin tutkusu uzun ve titizlikle hazırlanan bir planlama ve tecrübe edinme (pişme ) dönemi, emek ve sabırla geçen 18 senenin sonunda nihayet 1958’de kendi evinin içinde kurduğu bir imalathanede 15 ton ürüne dönüştü.

Dörtnal İmalathanesi’ne hoş geldiniz.

Ürünün üretiminin ilk yıllarında, köylerden temin ettiği çok eski ürün küplerini kullanan ve Tokat’ın binlerce yıllık terruarının bereketini kadim kültürünün zerafetini taşıyan Narince üzümünü değerlendiren Vasfi DİREN, şişeleme yapacak maddi olanaklara sahip değildi. Ürünleri değerlendirmek amacıyla, Tokat’ta “Dörtnal İmalathanesi’ni” hayata geçirdi. Bugünün deyimi ile bir “winehouse” açtı. DİREN ürünlerinin ilk markası da, Tokat’ın Narince üzümünden üretilen Ömer Hayyam rubailerine bir selam gönderen “DİREN Dörtnal” oldu.

DİREN, Tokat’ın bağcılık ve meyvecilik konusundaki bereketli topraklarından çıkan bir marka. Üzümle kurulan samimi ve hakiki bir ilişki ve Türk üzümlerinden çıkan ürünleri potansiyeline ulaştırma hayali ile başlayan bir yolculuk, DİREN’in yolculuğunu anlatacağız.

Bir idealin filizlenmesi; 1940’lar..

Tokat’ın bereketli topraklarında doğan Mustafa Vasfi DİREN’in tahsilini yaptığı ziraat bilimi ile genç yaşta merak sardığı fermente üzüm ürünleri ve bir ülkenin kalkınmasının zirai yeteneğiyle olacağına dair inancı, onunla bu özel meyve arasında bir bağ kurdu. Bu tutku memlekete, toprağa ve insana sürdürülebilir faydanın eyleme dönüşmesini sağladı.

Çiftçinin ürününü değerlendirecek bir yol bulmak lazım; ancak katma değerli ürünlerle bereketli topraklarımız değerlenebilir” diyen M. Vasfi DİREN düşünce dünyasını eyleme tam 18 yıl sonra dökecekti.

1958: İlk Üretim

İdealist ve toprağa inanan bir gencin tutkusu uzun ve titizlikle hazırlanan bir planlama ve tecrübe edinme (pişme ) dönemi, emek ve sabırla geçen 18 senenin sonunda nihayet 1958’de kendi evinin içinde kurduğu bir imalathanede 15 ton ürüne dönüştü.

Dörtnal İmalathanesi’ne hoş geldiniz.

Ürünün üretiminin ilk yıllarında, köylerden temin ettiği çok eski ürün küplerini kullanan ve Tokat’ın binlerce yıllık terruarının bereketini kadim kültürünün zerafetini taşıyan Narince üzümünü değerlendiren Vasfi DİREN, şişeleme yapacak maddi olanaklara sahip değildi. Ürünleri değerlendirmek amacıyla, Tokat’ta “Dörtnal İmalathanesi’ni” hayata geçirdi. Bugünün deyimi ile bir “winehouse” açtı. DİREN ürünlerinin ilk markası da, Tokat’ın Narince üzümünden üretilen Ömer Hayyam rubailerine bir selam gönderen “DİREN Dörtnal” oldu.

1963: İşine aşık bir Türk:

Türkiye’ya ait dünya fermente üzüm ürünleri litatüründe bir üzüm 1963 yılına gelindiğinde ise, hem “DİREN Dörtnal”, hem de Narince üzümü için bir dönüm noktası yaşandı. Türkiye’de ilk kez yapılan Uluslararası Yarışma’da ‘En İyi Ürün’ dalındaki ödülü sadece DİREN Dörtnal kazandı. Türkiye’de böyle bir ürünün üretiliyor olmasına çok şaşıran ve üretimin nerede yapıldığını merakla soran Jüri Başkanı, hangi şartlar altında üretim yapıldığını öğrendiğinde, “Bu adam işine aşık” yorumunu yapmıştı. Dünya böylece DİREN ile birlikte Narince üzümünü tanıdı.

60’lar: Yeni keşifler.

DİREN ürünleri, 1960’ların ortasında, Tokat’ın dağlarında yetişen, vişne ve kirazın anaç meyvesi olarak bilinen mahlebin meyvelerini de değerlendirmeye başladı. Günümüzde dünya fermente üzüm ürünlerinin yükselen değerleri arasına girmiş ve DİREN’in imza ürünü haline gelen Mahlep’in öyküsü böyle başladı.

Bir ailenin tutkusu Dünya’nın bilgisi ile buluşuyor.

Ürünlerinin tutkuyla üretilebileceğine, nesiller boyu bilgi ve birikim aktarımıyla daha üst seviyelere gelebileceğine olan inancıyla çocuklarına Türkiye ve dış ülkelerde eğitim ve öğrenim yaptırmaya karar verdi. Vasfi Bey’in oğullarından Ali Rıza DİREN, yurt dışında İçecek Teknolojileri üzerine eğitim alırken, kardeşi Erol DİREN Makine Mühendisliği okuyordu. Kız kardeşlerin eğitimleri de, Finans, Gıda Mühendisliği gibi alanlara yönleniyordu. Büyük oğlu Orhan Ziya DİREN, 1968-1973 yılları arasında Fransa Dijon Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Oenoloji (Bağcılık Mühendisliği) eğitimi gördü.

Bu eğitimle Türkiye’nin ilk Önolog’u olan Orhan DİREN, 1969 yılında Macaristan’da düzenlenen yarışmanın Jüri Heyetine seçilmişti. DİREN markası, burada ilk kez yurt dışında bir yarışmaya katılıyordu ve yurda Altın Madalyalar ile dönüldü.

1980’ler: Narince ve diğer üzüm türlerinin hayatı nasıl kurtuldu...

DİREN markası, dünya üzüm literatürüne kazandırdığı, Tokat’ın yerlisi Narince’nin sürdürülebilirliğini riske atacak bir krizin atlatılmasında büyük bir rol üstlendi. 1980’lerde tüm dünyada yayılan Filoksera hastalığı, kısa sürede üzüm bağları üzerinde küresel bir tehdide dönüştü. Bu tehdidin, ülkemizde Narince ve diğer üzüm türleri üzerindeki etkisine karşı 1984 yılında başlatılan zirai mücadele, DİREN markasının desteği ile başladı ve büyüdü. O gün o mücadele verilmese idi, bugün Tokat’ta ne Narince’den, ne de başka üzüm türlerinden söz etmek mümkün olurdu.

2000’ler: Kazova Çiftliği ile gerçekleşen bir hayal.

Vasfi DİREN, 1987 yılında vefat etti. Geleceğe hazırladığı evlatlarına, sadece büyüyen bir şirketi değil, aynı zamanda büyük idealleri ve bu idealleri sürdürülebilir kılacak azim ve tutkuyu da miras bırakmıştı. 2003 yılında TİGEM ortaklığı ile 5414 dekar araziyi DİREN değerlendirmeye başladı.

Kazova Çiftliği” bugün Türkiye’de Narince ve diğer üzüm türlerinin sürdürülebilirliği ve yaygınlaştırılması için çok önemli rol oynuyor. Burada tarımla, meyvecilikle, hayvancılıkla ilgili bir çok çalışmanın yanı sıra, üzüm üretimi üzerine çalışmalar da gerçekleştiriliyor. DİREN markasının “Koleksiyon Bağları” da burada yer alıyor.

2010 ‘lar..

Binlerce yıldır bu topraklar bizlere, birçok medeniyete ev sahipliği yaptı, farklılıkları harmanlandı birlikte gelişti, zenginleşti… Bundan ilham alarak DİREN 2010’larda Tokat dışında Anadolu üzümlerini ve Anadolu’nun ev sahipliği yaptığı yabancı üzümlerini bilgeliği ve uzmanlığı ile yorumlayarak tüketicisine geniş bir ürün portföyünde sundu. DİREN Türkiye’de ilk 10 markanın arasında yer aldı. Yurtdışına satışlarını başlattı. 10’larca ödül ile dünyada ve Türkiye’de tescilli bir marka haline dönüştü.

Üzüm Kültürünün Yeniden Yorumlanması: 2020’ler..

Nesiller boyunca aktarılan bu büyük tutkunun başlangıç noktası olan üzümün, toprağın ve insanın bu marka için yeri her zaman bambaşka oldu. Vasfi DİREN ürünlerin başladığı bu yerin mucizesine, bereketine ve ruhuna inandı. İleriye uzanması için bitmeyen bir tutkuyla işledi doğduğu yerin, Tokat’ın toprağını ve sonra da oğulları, torunları Anadolu topraklarını… Bir zanaatkar titizliği ile dokundular asmanın yapraklarına, her üzüm salkımında geçmişin mirasının gelecek ile olan bağını kurmaktı amacı. Onlar emek verdikçe Tokat’ın ve Anadolu nadide iklimi ve toprağı zenginleşiyor, güzelleşiyor, özgün yepyeni tatlara gebe oluyordu… İleriye uzanıyordu…

DİREN sadece üzümlerin ileriye uzanmasını sağlamak ile yetinmez, nesiller boyu aktardığı felsefesini bu toprağın kültürü ile harmanlar ve ürünleriyle insanları bir araya getirir. DİREN’le birlikte bu toprakların kültürüyle olan bağını hatırlar, bereketi, kalabalığı, tutkusu, büyüleyiciliğine yakınlaşırsın. En önemlisi DİREN’le birbirine yakınlaşır ve kendinle, kültürünle yeniden bağ kurarsın.

18 yaşından büyük olduğunuzu teyit etmek için lütfen doğum tarihinizi giriniz